10 Mart 2015 Salı

reji notlar:

- nora evin içinden hiç çıkmaz, gözümüzün önünde hep, sadece yılbaşı kutlaması için çıkar helmerle birlikte
- çocuklarıyla skype benzeri bi programla konuşur
- dekor dışavurumcu, sahnede projeksiyon, aile albümü, çocuklarla konuşma vs. oradan
- başında annemarie dekoru siler, ışık git gel, dekoru siler, ışık git gel
- ikinci perdenin başı aynı numara, bu sırada o kısmı oynamaya başlarlar
- helmer ve rank tarantellanın modern bi versiyonunu çalarlar, metalik sesler eklenir, mac'te üretirler sesi, kulaklıklar falan
- nora çocuklarla görüntülü konuşurken gelir krogstad, çocuklar:"anne o adam sana kötü bişe yapacak"
- ikinci perdenin sonu aynı numara, annemarie temizler, ışık git gel, seyircinin beklentisi kırılmalı
- ev, oda çok dar bi alanda kurulur
- iki sandalye, bi masa, bir bilgisayar, çocuklar için alınmış hediyeler, küçük bir yılbaşı ağacı
- finalde helmer yapayalnız oyuncaklarla kalır falan


23 Şubat 2015 Pazartesi

Kadıköy'deki buluşma

Selamlar,
Evet not aldığım kağıdı kaybetmiş olabilirim ama sonuçta hafızaya atmıştım..

Öncelikle; Mervelerin oyunu hayırlısıyla bu cumartesi çıkıyor. Bundan böyle pazar günlerini Nora için kapattık. Sabahtan akşama, olmadı gecelere kadar...
Provalara artık eşofmanla gelelim ve ısınma yapalım dedik.
Bunlar özellikle üzerinde durulan mevzuulardı.

Kadıköy Theatron'da buluştuk, mekanı gördük. Büyük salon baya büyük, üstelik çok işlevsel. İki tane de neredeyse şişli'deki depo büyüklüğünde alanı olan çalışma/prova/atölye odası var. Bundan sonra çalışmalar çoğunlukla orada olacak gibi görünüyor.

Dekor üzerine konuştuk biraz. Oyunun tamamı tek bir salonda geçtiğinden orayı bir şekilde belirtmemiz gerektiğinde ortaklaştık. Bunun için zemini farklılaştırabiliriz. Saim, beyaz bir zemin olsun dedi. Salonun neredeyse 6'da 1'ini kaplayacak şekilde, ortada kalmış beyaz zeminli bir alan.. Böylece odaya girme/odadan çıkma/kapıyı çalma kolayca çözülebilir.

Mesela;  Krogstad geliyor ve beyaz zeminin hemen yanında duruyor, o orada durduğunda aslında kapıyı da çalmış oluyor, Nora o tarafa doğru onu görmeden geliyor ve o da zeminin kenarına geldiği anda "siz miydiniz" diyor, yani kapıyı açmış oluyor. Gibi... Benim anladığım kadarıyla...

Saim der ki; arkada transparan bir tül olsun, Helmer'in odası da orada olsun, Rank, Linde, Krogstad da oyun alanının arkasında, tülün arkasından görünecek şekilde otursunlar kulis olmasın, sahnesi gelen kalksın, beyaz zemine girsin, bitince de gidip yine arkaya otursun. Hizmetçi/Anna Maria sürekli etrafı topluyor olsun.  Beyaz zemin dağıldıkça derlesin toplasın usul usul...

Seyirciyi oyunun dört tarafına da konumlandırabiliriz, kapı sorunu o şekilde de çözülebilir dendi ama sonra bu oyunun seyirciyle çok iletişime geçen bir yapısının olmadığını bu nedenle de seyirciyi tek bir alanda toplayıp oyun alanını ondan uzakta tutmanın daha iyi olacağını konuştuk.

Dekor için Saim önce beyaz, soğuk bir dokusu olan (mesela ikeanın "lack" sehbalarının dokusunda) oturaklar ve bi masa yaptırsak dedi. "Sıradan bir ev hissi versin, tüm yeni evlilerin mobilyalarının rengi de beyazken.." Orkun da "hepimizin evi gibi olsa" dedi, Saim de "sıradan durması için de bir tasarım gerekiyor sanki" dedi. Sonra, sahip olanın çok tarz olduğunu düşündüğü ama aslında çok sıradan olan "mudo mobilyaları" gibi eşyalar olsun dedik.

Nora'nın evden çıkışı da beyaz zeminden dışarı adım atmasıyla oluyor haliyle. "Burası baya uzun olsun" der Saim, Nora çıksın, dolaşsın dolaşsın.. 2-3 dakika belki..

Aklımda bunlar kalmış..

Görüşmek üzere...

1 Şubat 2015 Pazar

Prova-1 Şubat

Bugün depoda Orkun ve Merve'yle ilk sahneyi aldık tekrar. Zamanımız biraz kısıtlıydı.

Burası için Helmer'in çalışma odasını da sahneye taşımak gerekebilir, bugünkü provada orada biraz vakit geçirdik. Oraya gidememek, orayı gösterememek sanki biraz kısıtlıyor gibi.. Öte yandan oyun tek bir odada geçiyor, sadece bu sahnede çalışma odasını da eklemek tutarsız mı olur diye de şu anda aklımdan geçti. Neyse bakalım...

Provadan sonra böyle bir-iki saatlik zamanlarda da olsa prova almaya çalışalım, tekrar edelim, arayı çok açmayalım diye konuştuk. Uzun uzadıya çalışılamasa da iyi oluyor. 

ODTÜ Şenliği'ne başvurup ilk oyunu orada oynasak güzel olur dedik. Yetişir mi? Bi şekilde yetişir abi :)

Haydin görüşürüz..

17 Ocak 2015 Cumartesi

Birinci Perde değişiklikler:

(tüm "makaron"lar yerine "kurabiye")
Sayfa 5
HELMER:Ama biliyorsun, yine de pervasızca para harcayamayız.
NORA: Evet ama Torvald, artık biraz daha pervasız olabiliriz, değil mi?(...)
HELMER:Evet, yeni yıldan sonra ama ilk maaşımı almama daha koca bir hafta var.
HELMER: Nora! İşte yine başladık. Benim küçük kafasızım!(...)
NORA: Böyle korkunç bir şey olsaydı, borcum var ya da yok fark etmezdi.
Sayfa 6
HELMER: Nora, Nora! (...)Ben ciddiyim Nora, bu konudaki prensibimi bliyorsun.(...) Borca ve ödünç almaya dayalı bir ev hayatının özgürlük ya da güzellkle alakası olamaz. Biz ikimiz şimdiye kadar cesaretle idare etmeyi başardık,kalan bu kısa sürede de pes etmeyeceğiz.
Sayfa 7
NORA: Kendim için mi? Hiçbir şey istemiyorum.
NORA: Ah, Torvaldciğim! Lütfen lütfen! Ben de onu güzel bir hediye paketi yapıp, Noel ağacına asarım, eğlenceli olmaz mı?
Sayfa 8
NORA: Bliyorum, biliyorum. Müsrif denir. Ama lütfen dediğim gibi olsun, Torvald. (...)
HELMER: İnkar edemezsin Noracığım. Benim küçük kuşum çok tatlı ama çok para harcıyor. Senin gibi küçük bir kuşu beslemenin bir erkek için bu kadar pahalıya patladığına kimse inanmaz!
HELMER: Ne komik şeysin sen (...) aldığında da sanki elinde eriyip gidiyor. (...)
Sayfa 9
NORA: Ah keşke babacığımın daha çok özelliği geçseydi bana.
HELMER: Ve ben küçük kanaryamın asla şimdikinden farklı olmasını istemem. Ama bugün bir şey var sende.. Bir şey.. Nasıl desem.. Bana biraz şüpheli görünüyorsun.
HELMER: Tatlı düşkünü bu küçük hanım, bugün şehirdeyken yaramazlık mı yapmış?
HELMER: Tamam tamam.. Şaka yapıyordum sadece...
Sayfa 10
HELMER: Ama o gecenin unutulmaz bir finali vardı Nora...
Sayfa 11
NORA: Evet harika, değil mi?
HELMER: (...) senin de o güzel gözlerini ve narin ellerini mahvetmene gerek yok.
NORA:(...) Öf, ne can sıkıcı!
Sayfa 13
NORA: Hayır Christine, yaptığım çok korkunç! (..)
NORA: (“Zırnık bırakmadı yani?” yerine)Hiç, hiçbir şey mi?
NORA: Ama Christine, bu nasıl olabilir?
Sayfa 14
NORA: (..) Belki duymuşsunudur, son zamanlarda şans bizim yüzümüze de güldü.
Sayfa 15
NORA: (..) Şimdiye kadar öyle parayı çarçur etme şansım olmadı.
*Dolar, Norveç’in krondan önceki para birimiymiş ve oyunun yazıldığı zamandan kısa süre önce krona geçilmiş, onun için miktarın dolar karşılığını da söylüyor.
Sayfa 16
NORA: Evet, paramız vardı, doktorlar da zaman kaybetmememiz gerektiğini söyleyince bir ay sonra yola çıktık.
Sayfa 17
NORA: (…)güçlü ve sağlıklıyız. Hayatta ve mutlu olmak ne güzel (…)
NORA: Peki sonra? (“peki, ya sen” yerine)
NORA: Ne kadar da özgür hissediyor olmalısın.
LINDE: Hayır Nora. Sadece hayatımın anlatılmaz derecede boş olduğunu hissediyorum.(..)O yüzden artık orada, o çıkışı olmayan köşede kalmaya dayanamadım.(..)
Sayfa 18
NORA: (…)sen zaten şimdiden bitkin görünüyorsun (…)
NORA: Bana gücenme lütfen!
LINDE: Sevgili Nora, sen bana gücenme. (…)ama yine de hep çabalamak zorundayım. (..) İnanabiliyor musun, bana yeni işle ilgili şans yüzümüze güldü dediğinde (..)
LINDE: Hele senin gibi hayatın zorluklarını ve sıkıntılarını çok da bilmeyen biri bunu yapıyorsa..
Sayfa 20
LINDE: Buna hakkım yok mu?
LINDE: Eminim vardır,ama neyi kastediyorsun?
Sayfa 22
NORA: Ama onun öğrenmesine asla izin veremezdim. Anlamıyor musun! (..)
LINDE: Ama kocan parayı babandan almadığını ondan öğrenmiştir mutlaka, değil mi?
Sayfa 23
NORA: (…)Biraz oradan, biraz buradan biriktirmeye çalıştım. Torvald iyi yaşamayı sevdiği için ev masraflarından kenara bir şey koyamadım (…) -Sayfa 24- Benim birtanelerim!
Sayfa 24
NORA: Aynen öyle. Sonuçta bu beni ilgilendiriyordu (…)
LINDE:Ne beyefendisi?
Sayfa 25
NORA: Kimse! ("dur bir dakika" yerine)
LINDE: Ama Noracığım, hangi beyefendiden bahsediyorsun?
NORA: (..)Dert yok, endişe yok! Özgürüm! Özgür! Düşünsene, (…)
HELEN: Affedersiniz Bayan Helmer, kapıda beyefendiyi görmek isteyen bir bey var. Ama doktor da yanındayken… (Aradaki Nora repliği yok)
Sayfa 26
KROGSTAD: Sadece rutin iş meseleleri Bayan Hemler, başka bir şey değil.
NORA: Öyleyse çalışma odasına buyurun lütfen (..)
NORA: Adı Krogstad, avukat.
LINDE: (..) Bir zamanlar bizim şehirde bir avukatın yanında çalışıyordu.
Sayfa 27
NORA: Sanırım çok mutsuz bir evliliği vardı.
LINDE: Şimdi dul, öyle mi? (Ya da "şimdi dul, değil mi?" Bu iki farklı İngilizce metinde farklıydı, ama anlam tamamen değişiyor. Ben ilkine daha çok güveniyorum)
NORA: Başında bir sürü çocukla.(..)
LINDE: Gerçekten de! Ama ben pek bir şey bilmiyorum (…)
RANK: (...)Hayır dostum, sizi rahatsız etmem. (..)Galiba sizi de rahatsız ediyorum.
RANK: Oo! İsminizi çok duydum.İçeri girerken merdivenlerde sizin yanınızdan geçtim sanıyorum.
LINDE: Evet, ben yavaş çıkarım. Merdivenler beni çok yoruyor.
LINDE:Sadece fazla çalışmaktan.
Sayfa 28
RANK: Hepsi bu kadar mı? Öyleyse şehre biraz dinlenmeye ve kafa dağıtmaya geldiniz?
RANK: Evet, genel kanı bu yönde.
RANK: Kesinlikle öyle. Ne kadar kendimi sefil hissetsem de bu ıstırabı mümkün olduğunca uzatmak istiyorum (..)
RANK: Siz tanımıyorsunuz, Krogstad adında bir avukat. Adamda ahlakın a sı kalmamış. Ama onun –bu pek mühim şahsın- bile ilk söylediği yaşaması gerektiği.
NORA: Öyle mi? Peki, Torvald’le ne konuda görüşmek istedi?
Sayfa 29
NORA: Bunu bilmiyordum. Krogstad’ın, yani Krogstad denen o adamın, bankayla bir ilgisi olduğunu.
RANK: (..)ama burada bazıları ahlaken yozlaşmış insanları özellikle seçip onları gözlem altında tutabilecekleri iyi maaşlı işlere koymadan rahat edemiyorlar. (..)
LINDE: Ben hassas kişilerin daha çok ilgiye ihtiyacı olduğuna inanıyorum.
NORA: Neyse, boşverin siz. Bir sürü insanın (..)
Sayfa 30
LINDE: Ne? Ben mi?
RANK: Peki neden söylemiyorsunuz?
NORA: Çok da umrumdaydı* demek isterdim.
(*Burada bahsedilen Nora’nın Krogstad'a küfür sayılabilecek bir laf etmesiymiş. Torvald’in yanında söyleyememesi bundan. İngilizcesinde “damn it all” diyor ama çok uygun bir şey bulamadım)
Sayfa 32
NORA: Bak, gördün mü! Ne dedim sana!
HELMER: Hiç gerek yok. Ama şimdi beni mazur görmenizi rica edeceğim.
Sayfa 33
NORA: Evde yerimizin olmaması ne kadar kötü değil mi, ama maalesef seni burada…
NORA: (..) Ah benim birtanelerim! Görüyor musun Christine, dünya tatlıları değil mi?
HELMER: Gelin Bayan Linde, bu ortama sadece bir anne dayanabilir artık.
*Anne marie’ler Anna olsun, daha Norveçli sanırım
Sayfa 34
NORA: (..)Hiçbir köpek benim bebeklerimi ısıramaz.
Sayfa 35
KROGSTAD: Peki. Karşıdaki kafedeydim ve (…)
NORA: Eee?
Sayfa 36
KROGSTAD: Kendisi yakın arkadaşınız değil mi?
NORA: Evet öyle ama bütün bunların sizinle…
NORA: (…) Ve onu bu iş için öneren de bendim, Bay Krogstad. Artık öğrendiniz.
Sayfa 37
KROGSTAD: Sözü geçen biriyse..
KROGSTAD: Öyleyse benim için de sözünüzü geçirme nezaketini gösterecek misiniz Bayan Helmer?
KROGSTAD: (..) Ve bunu engellemek için de kocanıza sözünüzü geçirmenizi tavsiye ederim.
NORA: (..) Kocam üzerinde bu tür bir etkim olduğunu nasıl düşüneblirsiniz?
Sayfa 38
KROGSTAD: (..) Asil banka müdürümüzün diğer kocalardan daha yola gelmez olduğunu sanmıyorum.
KROGSTAD: (..)Sebebi başka. Sanırım en iyisi size açıklamak. Benim durumum şu: (…)
KROGSTAD: (..)Ben de sizin bildiğiniz işlere başladım.(..) Bankadaki bu iş benim için ilk basamaktı ve şimdi (..)
NORA: Ama Bay Krogstad, inanın bana, size yardım etmeye gücüm yetmez benim.
KROGSTAD: Hım, diyelim ki söyledim?
NORA: Bu sizin rezilliğiniz olurdu! (..) Durumu benim için çok tatsız bir hale sokarsınız…
Sayfa 42
KROGSTAD: (..)Ayrıca tuhaf olan şu ki, 2 ekim tarihi ve yıl babanızın elyazısıyla değil de benim tanıdığım bir el yazıyla yazılmış. (..)
Sayfa 43
KROGSTAD: (..) Ama size şunu söyleyeyim, benim tüm itibarımı yok eden kusurum da bundan daha büyük ya da daha kötü değildi.
Sayfa 44
NORA: (..)Hadi gidin canlarım. (..)hayır, bu mümkün olamaz!
Sayfa 45
NORA: (..) Seni memnun edecek her şeyi yaparım Torvald, şarkı söylerim, dans ederim. Ah, dönmüşsün bile..
Sayfa 46
HELMER: (..)Kanarya açık ve temiz bir şekilde ötmeli- yanlış notaya izin yok.(..) Bir daha bu konu hakkında tek laf etmeyeceğiz. (..)
NORA: of, çok yorucu..
HELMER: Nedir o?
Sayfa 48
HELMER: yani benim küçük dik kafalı kadınım biri onu kurtarsın istiyor, öyle mi?
NORA: Bunu mecbur kaldığı için yapmış olamaz mı?
Sayfa 49
HELMER: Bir evde böylesine puslu bir yalan havası esti mi bu her köşeye bulaşır ve ev hayatını zehirler. Öyle bir evde çocukların aldığı her nefes uğursuz mikroplarla doludur.
Sayfa 59
HELMER: (..)Belki altın yaldızlı bir hediye paketi yapıp Noel ağacına asacak bir şeyler bile düşünebilirim.
ANNA MARIA: Ufaklıklar annelerinin yanına gelmek için yalvarıyorlar.
Selam herkese..

Öncelikle 11 Ocak Pazar günkü provadan bahsedeyim;
Nora-Helmer ilk sahneyi çalıştık. Buradaki ilişkiyi yakalayabilirsek sonrasında da işimiz kolaylaşır diye düşünüyoruz. Sahneyi çalışırken açığa çıkanlardan aklımda kalanlar:
-Nora eve girdikten sonra aldıklarını bir an önce Helmer'e göstermek istiyor.
-Helmer daha önceleri de anlatmış olmasına rağmen Nora bu "borçlanma" meselesini pek anlamıyor gibi, daha doğrusu borç almanın maddi yükümlülüklerini falan. En azından anlamaza yattığını biliyoruz ("peki ya borç aldığım kişiler?"" Bana ne onlardan, kim olduklarını bile bilmem.").
-Yalan söylerken de benzer bir tavrı var gibi.. Nora kurabiye yemediğini söyledikten sonra  Helmer yine de yiyip yemediğinden emin olamayabilir.
-Bu sahnede Helmer aslında çalışmasının bölünmemesini, odasına gidip işlerine geri dönmeyi istiyor. Ancak bu sonuncuyu provanın sonunda fark ettik.
Saim'len ben çıkışta eve yürürken "Güzel olcak yeaa" dedik.

Dün de Merve, Serpil, Saim ve beni Saim'in evinde toplaştık. Linde üzerine konuştuk daha çok. Üstün isteği ve diğerleriyle ilişkisi... Linde'nin üstün isteği 'Birilerini kendine bağlamak', isteğine ulaşma yolu ('through line') ise 'kendini birileri/bir şeyler uğruna feda etmek' olabilir. "Nora'nın 'erkek egemen bir toplumda bağımsız bir birey olarak varolma' üstün isteğine karşı bağlamak isteyen bir karşıt olması da mantıklı" dedi Saim.
Krogstad'la Linde'nin konuştukları sahneyi okuduk. İkisinin ilişkilerini tartıştık biraz. Vardığımız bir sonuç yok gibi geldi bana.

Ben Serpil'e metindeki düzeltmeleri okudum. O detayları konuşmak iyi oldu, bundan sonra o sahnede olan oyuncularla böyle konuşarak geçirelim düzeltmeleri dedik.

Görüşmek üzere...

26 Kasım 2014 Çarşamba

Nora:Bir Bebek Evi-1

Bu akşam (25 Kasım), yine Oyunbaz'un Şişli'deki deposunda buluştuk. Provada Orkun, Şebnem, Duygu, Merve, Sercan, Saim vardı. Depoda kaloriferler yanıyor.. Depo iyi...

Mike Alfreds'in Different Every Night kitabındaki yöntemi anlamaya çalıştık, daha doğrusu Saim anlattı. Baştan sona yöntemi ilk kez deneyeceğiz.

-Karakterin üstün isteğini belirleme/bulma/keşfetme. Aslında üstün isteği oyunun sonunda keşfetmiş olacağız. Ancak isteksiz de başlayamayız. O yüzden bize en makul gelen üstün istekle çalışmaya başlıyoruz, bir varsayımla aslında. Metnin sonunda bu varsayım doğru da çıkabilir, değişebilir de.

- Üstün istek oyunun sonunda / ortasında başarıya ulaşabilir ve başka bir istek başlayabilir. Başarısızlığa uğrar istek değişebililir. Ya da ilk istek ve ikincisini kapsayan daha üst bir istek keşfedilebilir. Bu ve bunun gibi ihtimaller mümkün. Şunu demek istiyoruz; karakterler genellikle başladıkları istekle bitirmezler oyunu.

-Sözler bir oyuncunun ayağına dolanan yüklerdir, eylemlerimi bilirsem sözlerin boyunduruğundan kurtulabilirim. Başka bir deyişle, sözler de eylemdir aslında. Biz oyun okurken genelde bunu unuturuz. Sözün altında yatan eylemi değil de sözü düşündüğümüzde nasıl tonlayacağımız / renklendireceğimiz sorunlarıyla boğuşmaya başlarız ki bunlar karaktere ait olmayan problemlerdir. Oyuncu karakteri anlamaktan gittikçe uzaklaşır. Çok yetenekliyse etkileyici konuşan bir oyuncu görürüz, değilse basmakalıp klişelere boğulmuş bir oyuncu. Her iki durumda da gördüğümüz karakter değil oyuncudur. Oysa oyuncu seyirci ile karakterin arasından görünmemelidir bize.

-Üstün istek belli, o sahnedeki istek belli, o cümledeki istek belli, koşullarım belli, eylem belli, bu durumda o cümleyi söylerken ortaya bir fiil çıkıyor; "meydan okumak", "itmek", "kendine çekmek" vesaire.. Bunu tutarsak, her oyunda farklı şekilde meydan okuyabilir, itebilir ya da kendime çekebiliriz. Hem tekrar sorunu ortadan kalkar, hem de hareket ezberlemek durumunda kalmam. Eylem. (Different Every Night).

-Üstün isteğe ulaşmak için izlediği yol var bir de, yani karakterin üstün isteğine nasıl ulaştığı. Örneğin Krogstad'ın üstün isteği "saygınlığını yeniden kazanmak" olsun, bunun için "bankanın müdürü olmak" yolunu seçebilir. Bu da karakter için belirleyici. Başka bir örnek Martı'dan Nina için verilebilir. Anlam dolu bir hayata sahip olmak ister, bu isteğe ulaşmak için oyuncu olmayı seçer.

-Herkesin bir isteği vardır. Herkes bir şey ister. "Kimse bana dokunmasın" da bir istektir.

-Duygu durumları oyuncuyu oynatmaz, istek oynatır. Ben bir eylemi gerçekleştiririm, 'duygu' (emotion) bu durumda bende belirendir, onu eylemim sonrasında hissederim (feel) ama o duyguyu oynayamam. Duygu bende olur, belirir. Onu çağıramam.

-Bir dahaki çalışmaya herkes dört liste hazırlayacak: 1)karakter hakkındaki gerçekler (facts), bunlar sadece metinden bulunabilecek şeyler olacak, yorum/çıkarım değil. 2) karakterin kendisi hakkında söyledikleri. 3)karakterin başkaları hakkında söyledikleri. 4)başkalarının karakter hakkında söyledikleri. Her biri için metni tekrar okumak iyi olur dedik..

-Herkes oynayacağı karakterin üstün isteğine dair bir varsayımla gelecek.

-Laban Efforts hakkında konuştuk. Karakterin yer çekimiyle ilişkisi hafif mi ağır mı (light/strong), mekanla ilişkisi direkt mi esnek mi (direct/flexible), zamanla ilişkisi doğrudan mı kesikli mi (sustained/broken). Bunlar sonucunda tek bir fiil geliyor (slash/floating/gliding/pressing gibi), buradan karakterin fiziksel yönelimleri ve ağırlık merkezi hakkında bir fikir edinebiliriz.

-Prova Perşembe,20.00, Saim'in evi..

25 Kasım 2014 Salı

Nora:Bir Bebek Evi-1

Bu akşam (25 Kasım), yine Oyunbaz'un Şişli'deki deposunda buluştuk. Depoda kaloriferler yanıyor.. Depo iyi...

Mike Alfreds'in Different Every Night kitabındaki yöntemi anlamaya çalıştık, daha doğrusu Saim anlattı. Baştan sona yöntemi ilk kez deneyeceğiz.

-Karakterin üstün isteğini belirleme/bulma/keşfetme (bu istek oyun içinde gerçekleşebilir -bu durumda yeni bir üstün istek oluşur-, değişebilir, engellenebilir)

-Sözler bir oyuncunun ayağına dolanan yüklerdir, eylemlerimi bilirsem sözlerin boyunduruğundan kurtulabilirim.

-Üstün istek belli, o sahnedeki istek belli, o cümledeki istek belli, koşullarım belli, eylem belli, bu durumda o cümleyi söylerken ortaya bir fiil çıkıyor; "meydan okumak", "itmek", "kendine çekmek" vesaire.. Bunu tutarsak, her oyunda farklı şekilde meydan okuyabilir, itebilir ya da kendime çekebilirim (Different Every Night).

-Üstün isteğe ulaşmak için izlediği yol var bir de. Örneğin Krogstad'ın üstün isteği "saygınlığını yeniden kazanmak" olsun, bunun için "bankanın müdürü olmak" yolunu seçebilir. Bu da karakter için belirleyici.

-Herkesin bir isteği vardır. "Kimse bana dokunmasın" da bir istektir.

-Duygu durumları oyuncuyu oynatmaz, istek oynatır. Ben bir eylemi gerçekleştiririm, 'duygu' (emotion) bu durumda bende belirendir, onu eylemim sonrasında hissederim (feel) ama o duyguyu oynayamam.

-Bir dahaki çalışmaya herkes dört liste hazırlayacak: 1)karakter hakkındaki gerçekler (facts), bunlar sadece metinden bulunabilecek şeyler olacak, yorum/çıkarım değil. 2) karakterin kendisi hakkında söyledikleri. 3)karakterin başkaları hakkında söyledikleri. 4)başkalarının karakter hakkında söyledikleri. Her biri için metni tekrar okumak iyi olur dedik..

-Laban Efforts hakkında konuştuk. Karakterin yer çekimiyle ilişkisi hafif mi ağır mı (light/strong),
 zamanla ilişkisi doğrudan mı kesikli mi (sustained/broken), mekanla ilişkisi direkt mi esnek mi (direct/flexible). Bunlar sonucunda bir tanım geliyor (slash/floating/gliding/pressing gibi), buradan karakterin fiziksel yönelimleri ve ağırlık merkezi hakkında bir fikir edinebiliriz.

-Prova Perşembe,20.00, Saim'in evi..